21 Ocak 2010 Perşembe
Siyah-Beyaz Bir Dert Bizimkisi
20:03 |
Gönderen
Sakallis |
Kaydı Düzenle
Biraz karışık, biraz acayip çokça sorunlu bir konuya
başlayacağız. Konumuz Beşiktaş: Geçen senenin çifte kupalı şampiyonu, bu
senenin kupalardan uzak kalan takımı. Teknik direktörü, başkanı, kaptanı her
haliyle tartışmalı bir takım. Neyin doğru neyin eğri olduğunu söylemek çok zor.
Bir yerlerden başlamak gerek.
Öncelikle Beşiktaş’ın geçen sene ki oyun biçimi üzerine
gitmek istiyorum. Yer yer liberolu, yer yer alan savunmalı, yer yer disiplinli, yer yer yersiz yerleşim
biçimi ile gerçekten arkaik bir sistemden söz ediyoruz. Mustafa Denizli’nin
garip futbol sistemleri üzerine çok önceden bir şeyler yazmıştım. Aynı şeyleri
tekrarlamak istemiyorum. Kısacası, günlük çözümler yaratabilmek için
sistemsizliği her biçimde üreten bir teknik direktör Denizli. Beşiktaş’ın geçen
sene hüküm süren arkaik futbolunun devamsızlığı bunun en doğru göstergesidir.
Geçen sezonun kendine has koşulları düşünülerek en önemli rakipler Galatasaray
ve Fenerbahçe’nin yarışa bir türlü ortak olamayışı özellikle dikkat çekilen bir
konuydu. Şampiyonluk yarışında en önemli rakip haline gelen Sivasspor’un uzun
zirve türüyüşünün sonunu getiremeyişi de Beşiktaş’ın şampiyonluğunu etkileyen
bir diğer faktör olmuştu. Orta sahaya sezon ortası yapılan Ernst takviyesi
gözden çıkarılmış bir durumda olan Cisse ile uyumlu birbiçimde çalışmaya
başladı. Veteran Yusuf’un bir kaç maçtaki düşük performansa karşılık sağladığı
yüksek verim Beşiktaş’ın şampiyonluğunda olumlu katkı yaptı. Rakipler
kaybettikçe Beşiktaş’ın kazanması, Denizli’nin motivasyonunun ligin ilerleyen
dönemlerinde üst seviyeye çıkması sonuçta uzun süredir bekleyen camiayı mutlu
sona götürdü. Sezon başında had safhaya ulaşan taraftar – yönetim gerilimi de
geçici bir süre için duruldu. Geçici diyorum çünkü Geçen sezonun çift apoletli
takımı bu sezona da sancılı başladı. Önce Mustafa Denizli’nin yola devam
sorunsalı, sonrasında yaşanan Mehmet Topuz sendromu, yönetimin yapılan
transferlere ederinden fazla ödenmiş görünmesi ve hala devam eden Demirören
güvensizliği. Sezon başında arka arkaya gelen kötü sonuçlar Mustafa “The
Munechim” Denizli’nin kredilerinin hızlı tükenişi anlamına geldi. Kısılan ve
gölgelere çekilen “Yeter Demirören Yeter” soundunu tekrar Beşiktaş
tribünlerinde yükselmeye başladı.
Demirören için yeter mi? Uzun süredir çok iyi götüremediği
başkanlıkta ısrar ediyor. Camianın çoğu tarafından sevilmiyor. Yaptığı hamlelerin
bir çoğu yanlış oldu. Transferlerde basiretsizlik ve hatalar kabul edilebilir
sınırları çoktan aştı. Kulubün finansal durumu eldeki veriler ışığında felaket
olarak görünüyor. Tribün ile kavgası bitmek bilmedi. Özhan Canaydın’da
taraftarı için istenmeyen adam haline gelmişti ama bu kadar nefret hiç
duyulmadı. Demirören için mesele bir ego mücadelesine mi yoksa ekonomik
bağımlılığa mı dönüştü bunu kestirmek zor. Hala kalmakta ısrarlı. Yanlış
transferler yapmakta, bjk’nın iç yapısındaki özgür kısımlarla kavga etmekte
ısrarlı. Federasyon ile sorunlu bir ilişkinin(Türk futbolunda böyle olmayan var
mı sanki) tarafı konumunda. Bu açıdan problemler bitecek gibi değil.
Öte yandan transferler konusuna da ayrıca değinmek gerekli.
Önceki yıllarda yapılanları, yapılmayanları bir kalemde geçiyoruz. Sezon
Beşiktaş’ın Mehmet Topuz konusunda yaşadığı büyük sıkıntı ile başladı. Oyuncu
ile anlaşıp kulubünü hiçe sayınca bir anda Aziz Yıldırım’ın kötücül gölgesiyle
karşı karşıya kaldılar. Bileğini kesse siyah-beyaz kan akacak olan Topuz’un
Beşiktaşlılığı, transfer yönetmeliklerine göre komediden başka bir şey
olmuyordu. Beşiktaş yönetimi yine hata yapmış ve ezeli rakibinin ustalıkla
attığı çalımdan sonra eli boş kalmıştı. Bu gerçek büyük bir şoktu. Camianın
hoşnutsuzluğu altında ezilen Demirören eski evlatları Nihat’a koştu. Ne
gerekiyorsa yapıldı ve başarısız bir tansfer girişimini örtmek amacıyla Nihat
alel acele önce askere, sonra doğduğu kulube geldi. Geldi gelmesine ama bir
türlü olmadı. Uzun sakatlıklar ve futboldan uzak geçen zaman sonrası istenen
katkıyı bir türlü yapamadı. Savunmaya yapılırken tartışma konusu olan Ferrari
transferi heralde yılın Beşiktaş adını tek doğru hamlesiydi. Oysa Kaptan
Delgado’nun sakatlığı, orta sahadaki oyun kurucu eksikliği ve Denizli’nin
pompaladığı 10,5 numara velvelesiyle sonuçta sezon başladıktan sonra
Gaziantep’in önemli hücum silahı Rodrigo Tabata yine apar topar Beşiktaşa
katıldı. Transferde sözü edilen rakamlar tartışılmaya başladı. Galatasaray ve
Fenerbahçe benzer ve daha düşük rakamlara dünya çapında oyunculara imza
attırırken Beşiktaş, Antep’e İsmail ve Tabata için 15 milyon dolar ödüyordu.
Geçen yılın önemli ismi haline gelen Cisse, Fink ile ikame edilirken aşı
tutmuyor, Bobo gitti, gidecek derken kalıyordu. Ayrıca Gökhan Zan’da bedelsiz
şekilde Galatasaray’a katıldı. Transfer karmaşası gördüğümüz gibi bitmek
bilmiyor. Bu veriler ışığında sağlıklı bir takım ortaya çıkacağını düşünmek
aşırı iyimserlik olurdu zaten.
Sorunumuzun bir diğer ayağı tribün.Beşiktaş’ın her zaman
kendisiyle, verdiği destekle, farklılığıyla övünen kanadı. Bir türlü bütünlüğü
sağlayamıyorlar. Mesele aslında Çarşı kavramının ne olduğuyla ilgili. Geçen
sezona kendilerini fesh ederek başladılar. Sonra geri döndük diye çark ettiler.
Yönetime karşı bağırdılar. Sonrasında enteresan bir manevra ile yönetimin
yanında saf tuttular. Bu çelişkilerin nedenleri sorulduğunda biz çok sesli bir
grubuz cevabını aldık. O kadarına tamam zaten. Çok seslilik, gür seslilik güzel
de, bir ileri bir geri manevralar hoş görünmüyor. Kendi içerisinde kavgalı bir
hale de bürünüyor. Çarşı Beşiktaş’ın ya önüne geçiyor ya da arkasına. Bir türlü istikrarlı bir biçimde yanında
durmuyor. Beşiktaş’ın yanında durmak mevhumu da sakat bir durum aslında.
Daha değinilecek tonla detay var. Her şeyi yazmak zor.
Okunması imkansız. Reçettemiz yok. Biz izleyiciyiz. Takip edip anlamaya ve
elimizden geldiğince anlatmaya çalışıyoruz. Beşiktaş’ın problemlerini çözmek bu
sorumluluğa sahip kişilerin işi. The Munechim yine çıkıp 32. hafta lider
olacağız diyecektir. Demirören kongreyi yeniden kazanmak için her şeyi
yapacaktır. Taraftar da her zaman olduğu gibi yüksek sesle takımının arkasında
olacaktır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Blog Archive
Karma
2. lig
2002 Dünya Kupası
2010 Güney Afrika Dünya Kupası
90 dakika
A Milli Takım
Aceto Balsamico
adanademirspor
Adnan Polat
Adorno
Alex De Souza
Alex Ferguson
Allianz Arena
Almanya
altay
andre francisco moritz
Ankaragücü
antalyaspor
arda turan
ariza makakula
Arjantin
Atletico Madrid
Avrupa
Aydın Yılmaz
Aykut Kocaman
aziz yıldırım
bankasya 1.lig
barcelona
Basel
Basketbol
Batuhan Karadeniz
Bayern Munich
beat
Benzema
beşiktaş
beşiktaş-cska
bilica
bob marley
Bogdan Tanjevic
Borussia Dortmund
Brezilya
bu maçı alıcaz
bucaspor
Bursaspor
Bülent Uygun
can kozanoğlu
caner erkin
carling cup
carlos tevez
cevad prekazi
Cezayir
Cristiano Ronaldo
cska moskova
Cüneyt Çakır
çarşı
d-smart
Daum
David Beckham
Derbi
Didier Drogba
diego buonanotte
Diego Forlan
Diego Milito
DİSK
Diyarbakırspor
Dos Santos
eduardo galeano
elano
emre çolak
endüstriyel futbol
eric abidal
Eric Cantona
Erich Fromm
Ertuğrul Sağlam
Eskişehirspor
eşleşme
eşleşmeler
eto'o
Fans
faşizm
Fatih Terim
Fenerbahçe
Fernando Alonso
Ferrari
fifa
figueora
Fil Dişi Sahilleri
Frank Rijkaard
Fransa
futbol
futbol fanatizmi
futbol kitapları
futbol medyası
futbol ve kültürü
futbolun şifreleri
galatasaray
Gana
gaziantep
Gebzespor
george best
George Hagi
Gökhan Ünal
Guardiola
Guus Hiddink
Güiza
haldun üstünel
harry kewell
hıncal uluç
hikmet karaman
Hollanda
Honduras
Hürriyet
hüseyin göcek
Issiar Dia
Ivan Ergiç
iddaa
inter
İspanya
İtalya
İtalya Serie A
izmir
jerome rothen
jo
Jose Mourinho
Juventus
Kaka
Kamerun
karşıyaka
kasımpaşaspor
kayserispor
kazım
Keita
konyaspor
kura
Lazio
leo franco
Leonardo
Leonel Messi
Lille
livorno calcio
Los Galacticos
Lucas Neill
Mamadou Niang
manchester city
Manchester United
maradona
Mark Webber
marsilya
Marx
mavi şimşekler
Mclaren
mehmet batdal
Mehmet Demirkol
Meksika
merhaba
mert nobre
messi
metin kurt
Milan
milan baros
milli takım
Milliyet
Miroslav Stoch
Mönchengladbach-Hannover 96
Muhsin Ertuğral
mustafa denizli
necati ateş
Nijerya
ntvspor
Okan Alkan
Ozan İpek
Özer Hurmacı
Özhan Canaydın
Paraguay
pedro rodriguez
Pellegrini
porco
portre
Premier lig
proco vs sakallis
Quaresma
Radikal
Radikal Futbol
Rai
Real Madrid
robbie fowler
Roberto Carlos
Roma
Ronaldinho
sakatlık
Sampdoria
Samuel Eto'o
santos
Schuster
Sebastian Vettel
Semih Şentürk
Sercan Yıldırım
Serdar Özkan
Serie A
Shabani Nonda
simon kuper
Sivasspor
soccernomics
sol
sol bek
sorensen
spor medyası
Spor Toto Süper Ligi
spor-sen
star wars
stefan szymanski
stoke city
syd barrett
şampiyonlar ligi
şampiyonluk
Şenol Güneş
Şili
Taraftar
Taxi Gençlik
Teofilo Gutierrez
tobias linderoth
Totti
Trabzonspor
transfer
TT Arena
Tugay Kerimoğlu
tuncay şanlı
Turkcell Süper Ligi
türk basını
türk futbolu
uefa
UEFA Leauge
uğur boral
Uğur Dündar
Uğur Meleke
Uruguay
Victor Shaka
Voleybol
Volkan Demirel
Volkan Şen
vuvuzela
Xabi Alonso
Yalovaspor
yıldırım demirören
Yorumculuk
Young Boys
Zafer Biryol
Ziraat Türkiye Kupası
Zlatan İbrahimovic
0 yorum:
Yorum Gönder