21 Ocak 2010 Perşembe

Siyah-Beyaz Bir Dert Bizimkisi




Biraz karışık, biraz acayip çokça sorunlu bir konuya başlayacağız. Konumuz Beşiktaş: Geçen senenin çifte kupalı şampiyonu, bu senenin kupalardan uzak kalan takımı. Teknik direktörü, başkanı, kaptanı her haliyle tartışmalı bir takım. Neyin doğru neyin eğri olduğunu söylemek çok zor. Bir yerlerden başlamak gerek.

Öncelikle Beşiktaş’ın geçen sene ki oyun biçimi üzerine gitmek istiyorum. Yer yer liberolu, yer yer alan savunmalı,  yer yer disiplinli, yer yer yersiz yerleşim biçimi ile gerçekten arkaik bir sistemden söz ediyoruz. Mustafa Denizli’nin garip futbol sistemleri üzerine çok önceden bir şeyler yazmıştım. Aynı şeyleri tekrarlamak istemiyorum. Kısacası, günlük çözümler yaratabilmek için sistemsizliği her biçimde üreten bir teknik direktör Denizli. Beşiktaş’ın geçen sene hüküm süren arkaik futbolunun devamsızlığı bunun en doğru göstergesidir. Geçen sezonun kendine has koşulları düşünülerek en önemli rakipler Galatasaray ve Fenerbahçe’nin yarışa bir türlü ortak olamayışı özellikle dikkat çekilen bir konuydu. Şampiyonluk yarışında en önemli rakip haline gelen Sivasspor’un uzun zirve türüyüşünün sonunu getiremeyişi de Beşiktaş’ın şampiyonluğunu etkileyen bir diğer faktör olmuştu. Orta sahaya sezon ortası yapılan Ernst takviyesi gözden çıkarılmış bir durumda olan Cisse ile uyumlu birbiçimde çalışmaya başladı. Veteran Yusuf’un bir kaç maçtaki düşük performansa karşılık sağladığı yüksek verim Beşiktaş’ın şampiyonluğunda olumlu katkı yaptı. Rakipler kaybettikçe Beşiktaş’ın kazanması, Denizli’nin motivasyonunun ligin ilerleyen dönemlerinde üst seviyeye çıkması sonuçta uzun süredir bekleyen camiayı mutlu sona götürdü. Sezon başında had safhaya ulaşan taraftar – yönetim gerilimi de geçici bir süre için duruldu. Geçici diyorum çünkü Geçen sezonun çift apoletli takımı bu sezona da sancılı başladı. Önce Mustafa Denizli’nin yola devam sorunsalı, sonrasında yaşanan Mehmet Topuz sendromu, yönetimin yapılan transferlere ederinden fazla ödenmiş görünmesi ve hala devam eden Demirören güvensizliği. Sezon başında arka arkaya gelen kötü sonuçlar Mustafa “The Munechim” Denizli’nin kredilerinin hızlı tükenişi anlamına geldi. Kısılan ve gölgelere çekilen “Yeter Demirören Yeter” soundunu tekrar Beşiktaş tribünlerinde yükselmeye başladı.

Demirören için yeter mi? Uzun süredir çok iyi götüremediği başkanlıkta ısrar ediyor. Camianın çoğu tarafından sevilmiyor. Yaptığı hamlelerin bir çoğu yanlış oldu. Transferlerde basiretsizlik ve hatalar kabul edilebilir sınırları çoktan aştı. Kulubün finansal durumu eldeki veriler ışığında felaket olarak görünüyor. Tribün ile kavgası bitmek bilmedi. Özhan Canaydın’da taraftarı için istenmeyen adam haline gelmişti ama bu kadar nefret hiç duyulmadı. Demirören için mesele bir ego mücadelesine mi yoksa ekonomik bağımlılığa mı dönüştü bunu kestirmek zor. Hala kalmakta ısrarlı. Yanlış transferler yapmakta, bjk’nın iç yapısındaki özgür kısımlarla kavga etmekte ısrarlı. Federasyon ile sorunlu bir ilişkinin(Türk futbolunda böyle olmayan var mı sanki) tarafı konumunda. Bu açıdan problemler bitecek gibi değil.

Öte yandan transferler konusuna da ayrıca değinmek gerekli. Önceki yıllarda yapılanları, yapılmayanları bir kalemde geçiyoruz. Sezon Beşiktaş’ın Mehmet Topuz konusunda yaşadığı büyük sıkıntı ile başladı. Oyuncu ile anlaşıp kulubünü hiçe sayınca bir anda Aziz Yıldırım’ın kötücül gölgesiyle karşı karşıya kaldılar. Bileğini kesse siyah-beyaz kan akacak olan Topuz’un Beşiktaşlılığı, transfer yönetmeliklerine göre komediden başka bir şey olmuyordu. Beşiktaş yönetimi yine hata yapmış ve ezeli rakibinin ustalıkla attığı çalımdan sonra eli boş kalmıştı. Bu gerçek büyük bir şoktu. Camianın hoşnutsuzluğu altında ezilen Demirören eski evlatları Nihat’a koştu. Ne gerekiyorsa yapıldı ve başarısız bir tansfer girişimini örtmek amacıyla Nihat alel acele önce askere, sonra doğduğu kulube geldi. Geldi gelmesine ama bir türlü olmadı. Uzun sakatlıklar ve futboldan uzak geçen zaman sonrası istenen katkıyı bir türlü yapamadı. Savunmaya yapılırken tartışma konusu olan Ferrari transferi heralde yılın Beşiktaş adını tek doğru hamlesiydi. Oysa Kaptan Delgado’nun sakatlığı, orta sahadaki oyun kurucu eksikliği ve Denizli’nin pompaladığı 10,5 numara velvelesiyle sonuçta sezon başladıktan sonra Gaziantep’in önemli hücum silahı Rodrigo Tabata yine apar topar Beşiktaşa katıldı. Transferde sözü edilen rakamlar tartışılmaya başladı. Galatasaray ve Fenerbahçe benzer ve daha düşük rakamlara dünya çapında oyunculara imza attırırken Beşiktaş, Antep’e İsmail ve Tabata için 15 milyon dolar ödüyordu. Geçen yılın önemli ismi haline gelen Cisse, Fink ile ikame edilirken aşı tutmuyor, Bobo gitti, gidecek derken kalıyordu. Ayrıca Gökhan Zan’da bedelsiz şekilde Galatasaray’a katıldı. Transfer karmaşası gördüğümüz gibi bitmek bilmiyor. Bu veriler ışığında sağlıklı bir takım ortaya çıkacağını düşünmek aşırı iyimserlik olurdu zaten.

Sorunumuzun bir diğer ayağı tribün.Beşiktaş’ın her zaman kendisiyle, verdiği destekle, farklılığıyla övünen kanadı. Bir türlü bütünlüğü sağlayamıyorlar. Mesele aslında Çarşı kavramının ne olduğuyla ilgili. Geçen sezona kendilerini fesh ederek başladılar. Sonra geri döndük diye çark ettiler. Yönetime karşı bağırdılar. Sonrasında enteresan bir manevra ile yönetimin yanında saf tuttular. Bu çelişkilerin nedenleri sorulduğunda biz çok sesli bir grubuz cevabını aldık. O kadarına tamam zaten. Çok seslilik, gür seslilik güzel de, bir ileri bir geri manevralar hoş görünmüyor. Kendi içerisinde kavgalı bir hale de bürünüyor. Çarşı Beşiktaş’ın ya önüne geçiyor ya da  arkasına. Bir türlü istikrarlı bir biçimde yanında durmuyor. Beşiktaş’ın yanında durmak mevhumu da sakat bir durum aslında.

Daha değinilecek tonla detay var. Her şeyi yazmak zor. Okunması imkansız. Reçettemiz yok. Biz izleyiciyiz. Takip edip anlamaya ve elimizden geldiğince anlatmaya çalışıyoruz. Beşiktaş’ın problemlerini çözmek bu sorumluluğa sahip kişilerin işi. The Munechim yine çıkıp 32. hafta lider olacağız diyecektir. Demirören kongreyi yeniden kazanmak için her şeyi yapacaktır. Taraftar da her zaman olduğu gibi yüksek sesle takımının arkasında olacaktır.       

0 yorum:

Yorum Gönder

BEAT!

BEAT!
El Dios

Blog Archive

Karma

2. lig 2002 Dünya Kupası 2010 Güney Afrika Dünya Kupası 90 dakika A Milli Takım Aceto Balsamico adanademirspor Adnan Polat Adorno Alex De Souza Alex Ferguson Allianz Arena Almanya altay andre francisco moritz Ankaragücü antalyaspor arda turan ariza makakula Arjantin Atletico Madrid Avrupa Aydın Yılmaz Aykut Kocaman aziz yıldırım bankasya 1.lig barcelona Basel Basketbol Batuhan Karadeniz Bayern Munich beat Benzema beşiktaş beşiktaş-cska bilica bob marley Bogdan Tanjevic Borussia Dortmund Brezilya bu maçı alıcaz bucaspor Bursaspor Bülent Uygun can kozanoğlu caner erkin carling cup carlos tevez cevad prekazi Cezayir Cristiano Ronaldo cska moskova Cüneyt Çakır çarşı d-smart Daum David Beckham Derbi Didier Drogba diego buonanotte Diego Forlan Diego Milito DİSK Diyarbakırspor Dos Santos eduardo galeano elano emre çolak endüstriyel futbol eric abidal Eric Cantona Erich Fromm Ertuğrul Sağlam Eskişehirspor eşleşme eşleşmeler eto'o Fans faşizm Fatih Terim Fenerbahçe Fernando Alonso Ferrari fifa figueora Fil Dişi Sahilleri Frank Rijkaard Fransa futbol futbol fanatizmi futbol kitapları futbol medyası futbol ve kültürü futbolun şifreleri galatasaray Gana gaziantep Gebzespor george best George Hagi Gökhan Ünal Guardiola Guus Hiddink Güiza haldun üstünel harry kewell hıncal uluç hikmet karaman Hollanda Honduras Hürriyet hüseyin göcek Issiar Dia Ivan Ergiç iddaa inter İspanya İtalya İtalya Serie A izmir jerome rothen jo Jose Mourinho Juventus Kaka Kamerun karşıyaka kasımpaşaspor kayserispor kazım Keita konyaspor kura Lazio leo franco Leonardo Leonel Messi Lille livorno calcio Los Galacticos Lucas Neill Mamadou Niang manchester city Manchester United maradona Mark Webber marsilya Marx mavi şimşekler Mclaren mehmet batdal Mehmet Demirkol Meksika merhaba mert nobre messi metin kurt Milan milan baros milli takım Milliyet Miroslav Stoch Mönchengladbach-Hannover 96 Muhsin Ertuğral mustafa denizli necati ateş Nijerya ntvspor Okan Alkan Ozan İpek Özer Hurmacı Özhan Canaydın Paraguay pedro rodriguez Pellegrini porco portre Premier lig proco vs sakallis Quaresma Radikal Radikal Futbol Rai Real Madrid robbie fowler Roberto Carlos Roma Ronaldinho sakatlık Sampdoria Samuel Eto'o santos Schuster Sebastian Vettel Semih Şentürk Sercan Yıldırım Serdar Özkan Serie A Shabani Nonda simon kuper Sivasspor soccernomics sol sol bek sorensen spor medyası Spor Toto Süper Ligi spor-sen star wars stefan szymanski stoke city syd barrett şampiyonlar ligi şampiyonluk Şenol Güneş Şili Taraftar Taxi Gençlik Teofilo Gutierrez tobias linderoth Totti Trabzonspor transfer TT Arena Tugay Kerimoğlu tuncay şanlı Turkcell Süper Ligi türk basını türk futbolu uefa UEFA Leauge uğur boral Uğur Dündar Uğur Meleke Uruguay Victor Shaka Voleybol Volkan Demirel Volkan Şen vuvuzela Xabi Alonso Yalovaspor yıldırım demirören Yorumculuk Young Boys Zafer Biryol Ziraat Türkiye Kupası Zlatan İbrahimovic