23 Şubat 2010 Salı

Yenilen Kimdi?



Dün Kadıköy’de bir maç oynandı. Kazanırsa lider olacak olan takım, kazanırsa zirvenin ortağı olacak olan takımı ağırladı. Biri Fenerbahçe’ydi bu takımlardan, diğeriyse Bursaspor. Sonunda da kazanan Bursaspor oldu. Peki sonunda ne oldu?

Her şey güzel başlamıştı aslında. Hepimiz sezon başından beri bilet fiyatlarından şikayet ediyorduk. Artık stadyumda maç izlemek küçük burjuva uğraşına döndü diyorduk. Bu takıma gönül verenler müşteri değil, taraftardır; sevigileri de parayla değil coşkuyla ölçülür diyorduk. Her şey de, o özlemini duyduğumuz dolu stadyumda, coşkulu bir taraftar kitlesiyle başladı. Alex açtı önce perdeyi, Tsubasa değildi çubuklunun arkasında 10 numara yazan kaptan ama şutu da golü de bizlere onu hatırlattı. Her şey güzel devam ediyordu, zira Andre Santos farkı ikiye çıkartmıştı. Olan da bitende ondan sonra başladı zaten...

Önce Bursaspor 2-1 yaptı, sonra beraberlik geldi. Maçın sonuysa tam bir şok dalgasıydı. İki farklı galibiyet maçın sonunda tam bir trajediye dönüşmüştü. Bursaspor, BJK’ye karşı ne yaptıysa bir benzerini bu sefer Anadolu yakasında gerçekleştirmişti.

Oysa bu mücadelede kaybeden tek değildi. Stadyumda dinmeyen protesto, Fenerbahçeliğe dair de bir şeylerin yittiğini salık veriyordu usulca. Takım kötüydü, Daum kötüydü, Bilica kötüyüdü, Güiza kötüydü ama ne yazık ki Fenerbahçe’nin 12. oyuncusu da harikalar yaratmıyordu.

Hep destek tam destek, sonuna dek destek, yensen de yenilsen de taraftarın senle vesaire vesaire... bunların yalan olduğunu gördü dün sarı-lacivertli gönüller. Birileri bu adamların bu ligi tamamlayacağını unutmuştu. Birileri, neden Fenerbahçe’yi sevdiğini unutmuştu. İsterdim ki, İslam Çupi yaşasın; herkesin gözüne takımın nasıl destekleneceğini o güzel kalemiyle soksaydı. Ama yaşamıyordu rahmetli, karşılıksız sevgi de parayla ölçülür hale gelmişti.

Taraftar tepkiliydi, tüm ölçütler avroya endekslenmişti. Herkesin yapacağı aldığı parayla ölçülmüş, taraftarın beklentisiyle verdiği paraya sabitlenmişti. Aslında işi bu duruma getiren de böyle bir taraftar kitlesi yaratan da az çok belliydi. Ne yazık ki bu işi bizzat bu noktaya getiren Fenerbahçe yönetimi olmuştu. Aslında onların da yaptığı işi kitabına uydurmaktan başka bir şey değildi Aklımıza Steinbeck’in unutulmaz eseri Gazap Üzümleri geliyor, kısaca mevzu bahis kapitalizm olunca herkesin bir üstü, herkesin bir patronu bitiveriyor. Bizim dilimizde tüy kalmadı Endüstriyel Futbol diye sayıklaya sayıklaya ama ne yazık ki; onun futboldan çaldıkları gittikçe büyütüyor hayatımızdaki yerini.

Fenerbahçe Stadyumu parasını verip hizmetini almaya gelmiş, önüne sunulanı beğenmeyince de şımarık çocuğa dönmüş müşterilerin haftasonu ruhsal terapi merkezi değil. Orası gönlü sarı-lacivertli olanların, büyük maçlarda çubukluyu göremeyince içi burkulanların, Lefter’i için adaya çıkartma yapanların, sevgilerini asla harcadıkları parayla ölçmeyenlerin mabedi.

Fenerbahçe’yi sevmenin bir sınırı yok. Desteklemenin de olmamalı... bu stadyum daha çok mağlubiyetler görecek, önemli olan Fenerbahçeliliğin kaybetmemesi...

0 yorum:

Yorum Gönder

BEAT!

BEAT!
El Dios

Blog Archive

Karma

2. lig 2002 Dünya Kupası 2010 Güney Afrika Dünya Kupası 90 dakika A Milli Takım Aceto Balsamico adanademirspor Adnan Polat Adorno Alex De Souza Alex Ferguson Allianz Arena Almanya altay andre francisco moritz Ankaragücü antalyaspor arda turan ariza makakula Arjantin Atletico Madrid Avrupa Aydın Yılmaz Aykut Kocaman aziz yıldırım bankasya 1.lig barcelona Basel Basketbol Batuhan Karadeniz Bayern Munich beat Benzema beşiktaş beşiktaş-cska bilica bob marley Bogdan Tanjevic Borussia Dortmund Brezilya bu maçı alıcaz bucaspor Bursaspor Bülent Uygun can kozanoğlu caner erkin carling cup carlos tevez cevad prekazi Cezayir Cristiano Ronaldo cska moskova Cüneyt Çakır çarşı d-smart Daum David Beckham Derbi Didier Drogba diego buonanotte Diego Forlan Diego Milito DİSK Diyarbakırspor Dos Santos eduardo galeano elano emre çolak endüstriyel futbol eric abidal Eric Cantona Erich Fromm Ertuğrul Sağlam Eskişehirspor eşleşme eşleşmeler eto'o Fans faşizm Fatih Terim Fenerbahçe Fernando Alonso Ferrari fifa figueora Fil Dişi Sahilleri Frank Rijkaard Fransa futbol futbol fanatizmi futbol kitapları futbol medyası futbol ve kültürü futbolun şifreleri galatasaray Gana gaziantep Gebzespor george best George Hagi Gökhan Ünal Guardiola Guus Hiddink Güiza haldun üstünel harry kewell hıncal uluç hikmet karaman Hollanda Honduras Hürriyet hüseyin göcek Issiar Dia Ivan Ergiç iddaa inter İspanya İtalya İtalya Serie A izmir jerome rothen jo Jose Mourinho Juventus Kaka Kamerun karşıyaka kasımpaşaspor kayserispor kazım Keita konyaspor kura Lazio leo franco Leonardo Leonel Messi Lille livorno calcio Los Galacticos Lucas Neill Mamadou Niang manchester city Manchester United maradona Mark Webber marsilya Marx mavi şimşekler Mclaren mehmet batdal Mehmet Demirkol Meksika merhaba mert nobre messi metin kurt Milan milan baros milli takım Milliyet Miroslav Stoch Mönchengladbach-Hannover 96 Muhsin Ertuğral mustafa denizli necati ateş Nijerya ntvspor Okan Alkan Ozan İpek Özer Hurmacı Özhan Canaydın Paraguay pedro rodriguez Pellegrini porco portre Premier lig proco vs sakallis Quaresma Radikal Radikal Futbol Rai Real Madrid robbie fowler Roberto Carlos Roma Ronaldinho sakatlık Sampdoria Samuel Eto'o santos Schuster Sebastian Vettel Semih Şentürk Sercan Yıldırım Serdar Özkan Serie A Shabani Nonda simon kuper Sivasspor soccernomics sol sol bek sorensen spor medyası Spor Toto Süper Ligi spor-sen star wars stefan szymanski stoke city syd barrett şampiyonlar ligi şampiyonluk Şenol Güneş Şili Taraftar Taxi Gençlik Teofilo Gutierrez tobias linderoth Totti Trabzonspor transfer TT Arena Tugay Kerimoğlu tuncay şanlı Turkcell Süper Ligi türk basını türk futbolu uefa UEFA Leauge uğur boral Uğur Dündar Uğur Meleke Uruguay Victor Shaka Voleybol Volkan Demirel Volkan Şen vuvuzela Xabi Alonso Yalovaspor yıldırım demirören Yorumculuk Young Boys Zafer Biryol Ziraat Türkiye Kupası Zlatan İbrahimovic