BEAT!

Evet burası bir futbol bloğu. Ve evet yazarlarının yazı yazmaktan pek bir imtina ettikleri bir blog burası. Ama tüm bunlar arada başka spor dallarına değinmeyeceğiz anlamına da gelmiyor.

Bugün macaristan grand prix'si koşuldu ve Mark Webber ipi göğüsleyen isimdi. Yarışın en şansız ismiyse şüphesiz ki Vettel'di. Diğer rakiplerinden kat be kat hızlı bir arabaya sahip olan Vettel, F1'ın olmazsa olmazı güvenlik aracı piste çıkana kadar ardındaki rakiplerine hatırı sayılır bir fark koyuvermişti. İzleyen herkes Vettel bu sefer başaracak diye düşünedursun, genç Alman yine başaramadı. Şansız ve acemiydi. Aldığı ceza onu iki sıra geriletti. İşin daha ilginç yanıysa, kendisinden bariz daha yavaş olan Alonso'ya karşı hiçbir geçme teşebbüsünde bulunmamış olmasıydı. Aynı şeyi gerilerde debelenen Button da yapmıştı ama kendisinin sürüş karakterini az çok anlamıştık zaten bunca zamanki kariyerinde. Oysa genç ve hırslı Vettel'in bu çekimser tavrı bir de üstüne üstlük hiçbir anlam ihtiva etmeyen en hızlı tur zamanı gayet gereksiz bir hamleydi.

Bu haftasonu tıpkı geçtiğimiz haftasonu gibi Mclaren takımı için tam bir kabus gibiydi. Mclaren hem Ferrarş hem de Red Bull'dan epeyi yavaş gözüküyor ve taraftarı olarak tek umudum 1 aylık arada farkı kapatmak pahasına bir hamle yapabilmeleri. Bunu becerebilecekler mi bilinmez. Genelde sezon içinde arabayı geliştirmek konusunda başarılı olduklarını geçmişte sıkça bize gösterdiler. Önündeki pilottan daha hızlı olduğuna dair bir konut gitmediği sürece çok sıkıntı yaratamayan Alonso karşısında güçlü bir Hamilton izleme keyfini umarım 1 ay sonra yaşayabiliriz.

Son bir npt olarak iki eski takım arkadaşı michael ve rubens'in mücadelesine değinmek gerek. Şumi, belki Webber'den tur yemiş olabilir ama hala ne kadar hıslı olduğunu ve bu hırsı uğruna neler yapabileceğini bir kez daha gösterdi. 10.'luk mücadelesi hiç de istenmeyen bir şekilde sonlanabilirdi. Bu mücadele geçmişe dair de bize neden Şumi'yle şampiyonluk mücadelesine girişmiş olan Hakkinen, Alonso, Raikkonen ve de Montoya gibi pilotlara büyük saygı duymamız gerektiğini hatırlattı. İşin ucunda ölüm tehlikesi var çünkü. Bir de Villeneuve vardı di mi!