28 Haziran 2010 Pazartesi

Afrika Kıtasında İşler Yolunda Değil


Dün, Güney Amerika takımlarının durumuna değinmiştik, bugün de merceğimizde kupanın ev sahibi kıtasının ekipleri olacak. Vuvuzelacılar neler yapabilmiş ya da nerelerde çuvallamış bir bakış atalım duruma.

Vuvuzela zırıltısı kafamızı şişire dururken, ne yazık ki Afrika futbolu gözümüzü doyuramadı. Şimdiye kadar Dünya Kupalarında iki tane çeyrek finalist çıkarabilmiş olan Afrika temsilcileri açısından umut edilecek çok şey vardı bu kupada. Her şeyden önce ev sahibiydiler, evet belki kupa tüm bir Afrika kıtasında değil, Güney Afrika'da düzenleniyordu ama organizasyonun ilk defa bu kıtaya taşındığını hatırlatmakta büyük fayda vardı. Daha da önemlisi Avrupa futbolu, Güney Amerika temsilcilerinden sonra Afrikalı futbolcularla istila edilmiş durumdaydı. Avrupa'nın büyük liglerinin önemli takımlarında bir çok Afrikalı futbolcu önemli görevler alırken, artık milli takım düzeyinde de kendilerinden daha derli toplu bir performans bekleniyordu. Oldu mu peki?

Bu soruya olumlu cevap vermek ne yazık ki çok güç. İstatistiki olarak başarısızlığı bir kenara koyarsak, futbol olarak da Afrika temsilcilerinin göz doldurduğunu söyleyemeyiz. Yine bilindik dağınık, ara ara parlayan ama total bir görüntüden uzak ve mental olarak yetersiz görüntüleri izledik Afrika temsilcilerinin maçlarında. En başarılı ekip büyük eksiklerine rağmen, Dünya Kupası tarihinde çeyrek final oynamaya hak kazanan 3. Afrika temsilcisi olan Gana oldu. Bunu çok etkili bir futbol oynarak elde ettiklerini söylemekse ne yazık ki pek mümkün değil. En kayda değer futbollarını ikinci tur maçında ABD'yi elerken gösteren Gana, grup maçlarında futbolundan ziyade şansıyla dikkat çekti.

Kupanın ev sahibi Güney Afrika için de söylenecek şeyler çok değişik değil. Kendileri namına en kayda değer oyuncu Tshabalala olurken, Parreira'nın öğrencileri Fransa'yı yenmeyi başararak en azından taraftarlarına bir galibiyet hediye ederek kupaya veda etmeyi bildiler. 90'ların sonu 2000'lerin başını futbol namına oldukça umutlu bir ülke olarak geçiren Nijerya, ne yazık ki arzu ettiği başarılara bir türlü ulaşamamıştı. 1998 Dünya Kupasındaki ikinci turda son bulan sükseli futbolları uluslararası arenada yapmayı başardıkları en önemli şey olarak kaldı. 2010 Dünya Kupasına geldiğimizdeyse umut edecek çok şeyleri vardı. Zira dişlerine göre bir grupta gayet ikincilik mücadelesi yapabilirlerdi. Peki oldu mu?, tabi ki olmadı. Tek puanlarını grubun son maçında Güney Kore'den koparmayı başardılar ama; Yunanistan'a yenilişleri tam bir laubalilik eseriydi. Oysa Arjantin önünde hiç de fena olmayan bir mücadele göstermeyi başarmışlardı.

Kupa'nın bir diğer başarısız ismi de Cezayir'di. Kuzey Afrika temsilcisinin tek kayıtlara geçen başarısı dünyanın en sıkıcı maçlarından birini İngiltere'yle oynayıp bu maçtan bir puan olmak oldu. Slovenya maçında da aslında iyi bir şans golüyle oynayıp kaybedişlerinin öcünü ABD'den son dakikada yedikleri golle aldılar. Donovan'ın 90 artılarda gelen golü dramatik bir şekilde Slovenya'yı son anda saf dışı bıraktı. Samuel E'too'nun ekibinden bahsetmeli mi, yoksa susup oturmalı mı bilemiyorum. Kendileri büyük bir başarı gösterip "0" puanla kupadan ayrılıverdiler. Oysa herkesin gereksiz günah keçisi Honduras'ın bile "1" puanı vardı. Le Guen yıllar yılı süregelen başarısızlıklarını artık bir gelenek haline getirmiş durumda. Akşamları yatağa uzandığında şaşalı Lyon günlerini hayal ederek iç geçirdiğini düşünmek içten bile değil.

Yazımızı Kupada en çok şey beklenen Afrika temsilciyle, Fil Dişi Sahilleri ekibiyle noktalayalım. Her şeyden önce haklarını yememek gerekir ki çok zor bir gruba düştü Drogba'nın ekibi. O da yetmedi çok da kötü bir fikstür çekmişlerdi. Kendilerine aslan kesilen Brezilya'nın, Portekiz karşısındaki al gülüm ver gülüm oyununu izlemek gerçekten de sinir bozucuydu. Oysa, Portekiz karşısında, Fil Dişi'nin de hiç bir eksiği olmadığını görmüştük. Kaldı ki Kuzey Kore ekibine 7 gol atmak marifetten ziyade tam CR9'a göre bir antipatik başarı örneğiydi. Velhasıl onlarda elendi işin sonunda. Elde de bir şey kalmadı. Gana, çeyrek finalde Uruguay önünde olacak. Biz de göreceğiz şansları yaver gitmeye devam edecek mi?

0 yorum:

Yorum Gönder

BEAT!

BEAT!
El Dios

Blog Archive

Karma

2. lig 2002 Dünya Kupası 2010 Güney Afrika Dünya Kupası 90 dakika A Milli Takım Aceto Balsamico adanademirspor Adnan Polat Adorno Alex De Souza Alex Ferguson Allianz Arena Almanya altay andre francisco moritz Ankaragücü antalyaspor arda turan ariza makakula Arjantin Atletico Madrid Avrupa Aydın Yılmaz Aykut Kocaman aziz yıldırım bankasya 1.lig barcelona Basel Basketbol Batuhan Karadeniz Bayern Munich beat Benzema beşiktaş beşiktaş-cska bilica bob marley Bogdan Tanjevic Borussia Dortmund Brezilya bu maçı alıcaz bucaspor Bursaspor Bülent Uygun can kozanoğlu caner erkin carling cup carlos tevez cevad prekazi Cezayir Cristiano Ronaldo cska moskova Cüneyt Çakır çarşı d-smart Daum David Beckham Derbi Didier Drogba diego buonanotte Diego Forlan Diego Milito DİSK Diyarbakırspor Dos Santos eduardo galeano elano emre çolak endüstriyel futbol eric abidal Eric Cantona Erich Fromm Ertuğrul Sağlam Eskişehirspor eşleşme eşleşmeler eto'o Fans faşizm Fatih Terim Fenerbahçe Fernando Alonso Ferrari fifa figueora Fil Dişi Sahilleri Frank Rijkaard Fransa futbol futbol fanatizmi futbol kitapları futbol medyası futbol ve kültürü futbolun şifreleri galatasaray Gana gaziantep Gebzespor george best George Hagi Gökhan Ünal Guardiola Guus Hiddink Güiza haldun üstünel harry kewell hıncal uluç hikmet karaman Hollanda Honduras Hürriyet hüseyin göcek Issiar Dia Ivan Ergiç iddaa inter İspanya İtalya İtalya Serie A izmir jerome rothen jo Jose Mourinho Juventus Kaka Kamerun karşıyaka kasımpaşaspor kayserispor kazım Keita konyaspor kura Lazio leo franco Leonardo Leonel Messi Lille livorno calcio Los Galacticos Lucas Neill Mamadou Niang manchester city Manchester United maradona Mark Webber marsilya Marx mavi şimşekler Mclaren mehmet batdal Mehmet Demirkol Meksika merhaba mert nobre messi metin kurt Milan milan baros milli takım Milliyet Miroslav Stoch Mönchengladbach-Hannover 96 Muhsin Ertuğral mustafa denizli necati ateş Nijerya ntvspor Okan Alkan Ozan İpek Özer Hurmacı Özhan Canaydın Paraguay pedro rodriguez Pellegrini porco portre Premier lig proco vs sakallis Quaresma Radikal Radikal Futbol Rai Real Madrid robbie fowler Roberto Carlos Roma Ronaldinho sakatlık Sampdoria Samuel Eto'o santos Schuster Sebastian Vettel Semih Şentürk Sercan Yıldırım Serdar Özkan Serie A Shabani Nonda simon kuper Sivasspor soccernomics sol sol bek sorensen spor medyası Spor Toto Süper Ligi spor-sen star wars stefan szymanski stoke city syd barrett şampiyonlar ligi şampiyonluk Şenol Güneş Şili Taraftar Taxi Gençlik Teofilo Gutierrez tobias linderoth Totti Trabzonspor transfer TT Arena Tugay Kerimoğlu tuncay şanlı Turkcell Süper Ligi türk basını türk futbolu uefa UEFA Leauge uğur boral Uğur Dündar Uğur Meleke Uruguay Victor Shaka Voleybol Volkan Demirel Volkan Şen vuvuzela Xabi Alonso Yalovaspor yıldırım demirören Yorumculuk Young Boys Zafer Biryol Ziraat Türkiye Kupası Zlatan İbrahimovic