28 Haziran 2010 Pazartesi
Afrika Kıtasında İşler Yolunda Değil
18:44 |
Gönderen
dondurito |
Kaydı Düzenle
Dün, Güney Amerika takımlarının durumuna değinmiştik, bugün de merceğimizde kupanın ev sahibi kıtasının ekipleri olacak. Vuvuzelacılar neler yapabilmiş ya da nerelerde çuvallamış bir bakış atalım duruma.
Vuvuzela zırıltısı kafamızı şişire dururken, ne yazık ki Afrika futbolu gözümüzü doyuramadı. Şimdiye kadar Dünya Kupalarında iki tane çeyrek finalist çıkarabilmiş olan Afrika temsilcileri açısından umut edilecek çok şey vardı bu kupada. Her şeyden önce ev sahibiydiler, evet belki kupa tüm bir Afrika kıtasında değil, Güney Afrika'da düzenleniyordu ama organizasyonun ilk defa bu kıtaya taşındığını hatırlatmakta büyük fayda vardı. Daha da önemlisi Avrupa futbolu, Güney Amerika temsilcilerinden sonra Afrikalı futbolcularla istila edilmiş durumdaydı. Avrupa'nın büyük liglerinin önemli takımlarında bir çok Afrikalı futbolcu önemli görevler alırken, artık milli takım düzeyinde de kendilerinden daha derli toplu bir performans bekleniyordu. Oldu mu peki?
Bu soruya olumlu cevap vermek ne yazık ki çok güç. İstatistiki olarak başarısızlığı bir kenara koyarsak, futbol olarak da Afrika temsilcilerinin göz doldurduğunu söyleyemeyiz. Yine bilindik dağınık, ara ara parlayan ama total bir görüntüden uzak ve mental olarak yetersiz görüntüleri izledik Afrika temsilcilerinin maçlarında. En başarılı ekip büyük eksiklerine rağmen, Dünya Kupası tarihinde çeyrek final oynamaya hak kazanan 3. Afrika temsilcisi olan Gana oldu. Bunu çok etkili bir futbol oynarak elde ettiklerini söylemekse ne yazık ki pek mümkün değil. En kayda değer futbollarını ikinci tur maçında ABD'yi elerken gösteren Gana, grup maçlarında futbolundan ziyade şansıyla dikkat çekti.
Kupanın ev sahibi Güney Afrika için de söylenecek şeyler çok değişik değil. Kendileri namına en kayda değer oyuncu Tshabalala olurken, Parreira'nın öğrencileri Fransa'yı yenmeyi başararak en azından taraftarlarına bir galibiyet hediye ederek kupaya veda etmeyi bildiler. 90'ların sonu 2000'lerin başını futbol namına oldukça umutlu bir ülke olarak geçiren Nijerya, ne yazık ki arzu ettiği başarılara bir türlü ulaşamamıştı. 1998 Dünya Kupasındaki ikinci turda son bulan sükseli futbolları uluslararası arenada yapmayı başardıkları en önemli şey olarak kaldı. 2010 Dünya Kupasına geldiğimizdeyse umut edecek çok şeyleri vardı. Zira dişlerine göre bir grupta gayet ikincilik mücadelesi yapabilirlerdi. Peki oldu mu?, tabi ki olmadı. Tek puanlarını grubun son maçında Güney Kore'den koparmayı başardılar ama; Yunanistan'a yenilişleri tam bir laubalilik eseriydi. Oysa Arjantin önünde hiç de fena olmayan bir mücadele göstermeyi başarmışlardı.
Kupa'nın bir diğer başarısız ismi de Cezayir'di. Kuzey Afrika temsilcisinin tek kayıtlara geçen başarısı dünyanın en sıkıcı maçlarından birini İngiltere'yle oynayıp bu maçtan bir puan olmak oldu. Slovenya maçında da aslında iyi bir şans golüyle oynayıp kaybedişlerinin öcünü ABD'den son dakikada yedikleri golle aldılar. Donovan'ın 90 artılarda gelen golü dramatik bir şekilde Slovenya'yı son anda saf dışı bıraktı. Samuel E'too'nun ekibinden bahsetmeli mi, yoksa susup oturmalı mı bilemiyorum. Kendileri büyük bir başarı gösterip "0" puanla kupadan ayrılıverdiler. Oysa herkesin gereksiz günah keçisi Honduras'ın bile "1" puanı vardı. Le Guen yıllar yılı süregelen başarısızlıklarını artık bir gelenek haline getirmiş durumda. Akşamları yatağa uzandığında şaşalı Lyon günlerini hayal ederek iç geçirdiğini düşünmek içten bile değil.
Yazımızı Kupada en çok şey beklenen Afrika temsilciyle, Fil Dişi Sahilleri ekibiyle noktalayalım. Her şeyden önce haklarını yememek gerekir ki çok zor bir gruba düştü Drogba'nın ekibi. O da yetmedi çok da kötü bir fikstür çekmişlerdi. Kendilerine aslan kesilen Brezilya'nın, Portekiz karşısındaki al gülüm ver gülüm oyununu izlemek gerçekten de sinir bozucuydu. Oysa, Portekiz karşısında, Fil Dişi'nin de hiç bir eksiği olmadığını görmüştük. Kaldı ki Kuzey Kore ekibine 7 gol atmak marifetten ziyade tam CR9'a göre bir antipatik başarı örneğiydi. Velhasıl onlarda elendi işin sonunda. Elde de bir şey kalmadı. Gana, çeyrek finalde Uruguay önünde olacak. Biz de göreceğiz şansları yaver gitmeye devam edecek mi?
Etiketler:
2010 Güney Afrika Dünya Kupası,
Cezayir,
Didier Drogba,
Fil Dişi Sahilleri,
Gana,
Kamerun,
Nijerya,
Samuel Eto'o
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Blog Archive
Karma
2. lig
2002 Dünya Kupası
2010 Güney Afrika Dünya Kupası
90 dakika
A Milli Takım
Aceto Balsamico
adanademirspor
Adnan Polat
Adorno
Alex De Souza
Alex Ferguson
Allianz Arena
Almanya
altay
andre francisco moritz
Ankaragücü
antalyaspor
arda turan
ariza makakula
Arjantin
Atletico Madrid
Avrupa
Aydın Yılmaz
Aykut Kocaman
aziz yıldırım
bankasya 1.lig
barcelona
Basel
Basketbol
Batuhan Karadeniz
Bayern Munich
beat
Benzema
beşiktaş
beşiktaş-cska
bilica
bob marley
Bogdan Tanjevic
Borussia Dortmund
Brezilya
bu maçı alıcaz
bucaspor
Bursaspor
Bülent Uygun
can kozanoğlu
caner erkin
carling cup
carlos tevez
cevad prekazi
Cezayir
Cristiano Ronaldo
cska moskova
Cüneyt Çakır
çarşı
d-smart
Daum
David Beckham
Derbi
Didier Drogba
diego buonanotte
Diego Forlan
Diego Milito
DİSK
Diyarbakırspor
Dos Santos
eduardo galeano
elano
emre çolak
endüstriyel futbol
eric abidal
Eric Cantona
Erich Fromm
Ertuğrul Sağlam
Eskişehirspor
eşleşme
eşleşmeler
eto'o
Fans
faşizm
Fatih Terim
Fenerbahçe
Fernando Alonso
Ferrari
fifa
figueora
Fil Dişi Sahilleri
Frank Rijkaard
Fransa
futbol
futbol fanatizmi
futbol kitapları
futbol medyası
futbol ve kültürü
futbolun şifreleri
galatasaray
Gana
gaziantep
Gebzespor
george best
George Hagi
Gökhan Ünal
Guardiola
Guus Hiddink
Güiza
haldun üstünel
harry kewell
hıncal uluç
hikmet karaman
Hollanda
Honduras
Hürriyet
hüseyin göcek
Issiar Dia
Ivan Ergiç
iddaa
inter
İspanya
İtalya
İtalya Serie A
izmir
jerome rothen
jo
Jose Mourinho
Juventus
Kaka
Kamerun
karşıyaka
kasımpaşaspor
kayserispor
kazım
Keita
konyaspor
kura
Lazio
leo franco
Leonardo
Leonel Messi
Lille
livorno calcio
Los Galacticos
Lucas Neill
Mamadou Niang
manchester city
Manchester United
maradona
Mark Webber
marsilya
Marx
mavi şimşekler
Mclaren
mehmet batdal
Mehmet Demirkol
Meksika
merhaba
mert nobre
messi
metin kurt
Milan
milan baros
milli takım
Milliyet
Miroslav Stoch
Mönchengladbach-Hannover 96
Muhsin Ertuğral
mustafa denizli
necati ateş
Nijerya
ntvspor
Okan Alkan
Ozan İpek
Özer Hurmacı
Özhan Canaydın
Paraguay
pedro rodriguez
Pellegrini
porco
portre
Premier lig
proco vs sakallis
Quaresma
Radikal
Radikal Futbol
Rai
Real Madrid
robbie fowler
Roberto Carlos
Roma
Ronaldinho
sakatlık
Sampdoria
Samuel Eto'o
santos
Schuster
Sebastian Vettel
Semih Şentürk
Sercan Yıldırım
Serdar Özkan
Serie A
Shabani Nonda
simon kuper
Sivasspor
soccernomics
sol
sol bek
sorensen
spor medyası
Spor Toto Süper Ligi
spor-sen
star wars
stefan szymanski
stoke city
syd barrett
şampiyonlar ligi
şampiyonluk
Şenol Güneş
Şili
Taraftar
Taxi Gençlik
Teofilo Gutierrez
tobias linderoth
Totti
Trabzonspor
transfer
TT Arena
Tugay Kerimoğlu
tuncay şanlı
Turkcell Süper Ligi
türk basını
türk futbolu
uefa
UEFA Leauge
uğur boral
Uğur Dündar
Uğur Meleke
Uruguay
Victor Shaka
Voleybol
Volkan Demirel
Volkan Şen
vuvuzela
Xabi Alonso
Yalovaspor
yıldırım demirören
Yorumculuk
Young Boys
Zafer Biryol
Ziraat Türkiye Kupası
Zlatan İbrahimovic
0 yorum:
Yorum Gönder